- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 27 Şubat 2025, Perşembe 22:50
- 21 kez okundu
Hz. Muhammed sav in Ümmi Oluşu.
Ümmi ifadesini okuma yazma bilmeyen, cahil biri gibi anlamak doğru bir yaklaşım değildir.
Bu kavram ; annesinden doğduğu gibi, saf, temiz, günahlara batmamış, fıtratını koruyan şeklinde anlamak daha doğru olur ki öyledirde...
O günün şartlarında ticaret yapan, kocaman ticaret kervanını idare eden birisinin okur yazar, Hesap kitap bilir olmaması asla düşünülemez. Kimse böyle birine ticaret filosunu emanet etmez.
Araplarda genel olarak mektep medrese yoktu. Sistematik bir eğitimden söz etmek mümkün değildir. Lakin o günün şartlarında, geniş çaplı sosyal ilişkileri olan Hz. Ebu Bekir gibi büyük bir tüccarla arkadaş olan, ticaretle meşgul olan, Hz. Hatice gibi zengin ve ticaret kervanları olan bir kadınla anlaşıp, onun ticaret kervanını idare eden ve bu işinde gayet dürüst ve başarılı olan bir insan, nasıl olur da okuma yazma bilmez. Hesap kitap bilmez.
En azından, sıradan bir insanın bildiği kadar okuma yazmayı bildiği kanaatindeyim ki bunu savunan tarihçiler, yazarlar mevcut.
Hz. Muhammed sav Peygamber olduğu zaman gelen vahiyleri, etrafında okuma yazma bilenler, onun teleffuz ettiği ayetleri yazıyorlardı. Bunlara vahiy katibi dendiğini biliyoruz. O vahiy katipleri de herhangi bir mektep veya medresede okumuş değillerdi. Birbirlerinden tevarüs eden, babadan oğula veya okuma yazma bilenlerle teşriki mesayi esnasında öğreniyorlardı. Hz. Muhammed sav de o toplumda yaşadığına göre, üstelik sosyal ilişkileri son derece yüksek biri olduğuna göre normal bir insanın bilmesi gereken şeyleri onunda bilmiş olması işin tabiatı gereğidir. Üstelik fetanet sahibi bir insana bu yakışır.
Ayrıca yazdırdığı ayetlerin bir nüshasını da kendisi alıyordu. Böylece Kur’an ı kerimin tamamı, hemde yazılı metinler halinde onda mevcuttu. Çeşitli görevlerle görevlendirdiği elçilerine bu nüshalardan verir, bu nüshalarla beraber gönderirdi. Ayrıca isteyenlere bu nüshalardan tekrar yazdırarak verirdi. Okuma yazma bilmemiş olsa böyle bir işi nasıl yapardı. Veya o nüshaları kendi yanına almasının ne anlamı olurdu. Veya gönderdiği elçilerine hangi nüshayı verdiğini veya vereceğini nasıl bilirdi.
Onun okuma yazma bilmediğine çok meşhur şöyle bir örnek biliriz. Hz. Peygamberin hayatını azıcık bilenler bile bu örneği bilirler. Bence bu örnek üzerinde biraz kafa yormak gerekir. Ne kadar makul duruyor.
Hudeybiye barış antlaşması yapılırken Hz. Ali nin "Allah Resulü Muhammed" yazmasına itiraz eden müşrik Süheyl bin Amr ın itirazı üzerine bu ifadenin silinmesi istenir. Hz. Ali "Ben Allah Resulü Muhammed yazısını silmem" demesi üzerine, Hz. Peygamber, "orayı bana göster" diyor ve kendi eliyle siliyor. Yani bunca zamandır Allah Resulü Muhammed hitabının sahibi kendi adının bile yazılışını bilmiyor. Yüzüğünde, mühründe taşıdığı ismi bilmiyor. Böyle bir şey sizce makul olabilir mi?
Bu bence çokta sağlıklı olmayan bir yaklaşım biçimi. Bu tarihi bilgilerin kaynakları daha ciddi incelenmeli, farklı rivayetlere de kulak verilmelidir.
Hz. Peygamber in okuma yazma bilmediğini isbat için bu kadar aklı zorlamanın bir anlamı yok.
Kur an ı kerimdeki ümmi ifadelerine gelince,
Bu kavram Kur’an da üç anlamda kullanılıyor.
1-Ehli kitap olmayanlar
2-Tevrat ve İncili bilmeyenler
3-Mekkeliler
İlgili ayetlere bir göz atalım.
1Ehli kitap olmayanlara ümmi denmesi.
"Ehli kitaba ve ümmilere" Siz de Allah a teslim oldunuz mu? de. Eğer teslim olurlarsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kullarını çok iyi görür." (Al i İmran suresi 20.ayet)
Bu ayete ümmi kelimesinin, Ehli kitabın dışındakiler için kullanıldığı çok açık.
" Ehli kitaptan öylesi vardır ki ona yüklerle mal emanet etsen onu sana noksansız öder. İçlerinde öylesi de vardır ki ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Çünkü onlar " ümmilere yaptığımızda dolayı bize bir vebal yoktur" derler. Onlar bile bile Allah adına yalan söylüyorlar." (Al i İmran suresi 75.ayet)
Yahudiler, kutsal kitabı bulunmayan Araplara
"Ümmi" diyerek onları hafife alıyor ve mallarını haklı bir gerekçe olmaksızın yiyebileceklerini ve hiçbir veballerinin olmadığını iddia ediyorlardı.
(Kur’an Yolu tefsiri 1.cilt 607.sayfa)
Ayrıca A'râf suresi 157 ve 158. ayetlerde de Ümmi ifadesi Araplardan olan Ümmi Peygamber olarak kullanılmaktadır.
2-Tevrat ve incili bilmeyenler.
"İçlerinde birtakım ümmiler vardır ki, kitabı bilmezler, bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorla." (Bakara suresi 78.ayet)
Bu ayete bahsedilenlerin Tevrat ve incili bilmeyen araplar olduğu anlaşılıyor. Kitabi bir bilgiye sahip olmayan, kulaktan dolma bilgilerle hareket eden, zan ve tahminlere konuşanların kasdedildiği anlaşılmaktadır. Bu kesimin içinde hiç okuma yazma bilen olmadığı söylenebilir mi?
3-Mekkeliler
"O, ümmilere, içlerinden kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Halbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler." (Cuma suresi 2.ayet)
Bu ayette kasdedilen ümmiler de Mekkelilerdir. Zira Hz. Muhammed sav onların içinden çıkmıştır. Yani bu ayette ümmi diye bahsedilenler Mekkelilerin tamamıdır. Onların da bir kitabı yoktu. Okuma yazma bilmediklerinden bahsedilmiyor.
Ayrıca Ankebut suresi 48.ayette,
"Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı." buyuruyor.
Burada Hz. Muhammed sav in Peygamber olarak gönderildiği zamana kadar herhangi bir kitap okuyup yazmadığı bildiriliyor. Elbette kitabı olmayan bir toplumda yaşayan birinin kitap okuması veya kitap yazması söz konusu olamaz. Fakat bu onun tamamıyla okuma yazma bilmediği anlamına da gelmez. Arapların hemen hemen hepsi öyleydi. Fakat kendi işlerini yürütecek kadar, alışverişlerde, alacak vereceklerini not edecek kadar basit okuma yazmaları vardı. Hz. Muhammed sav gibi ticaretle uğraşan, kendisine danışılan, güvenilen, emanetler saklayan birinde azda olsa hesap kitap bildiği bazı notlar tuttabildiği muhakkaktır.
Kedisine, "çok unutuyorum ya Allah’ın resulü, bana ne tavsiye edersiniz" diyen birine,
"Elinden yardım iste" diye tavsiyede bulunurken, not etmesini kastettiği muhakkaktır.
Peygamberimizin bu kadarlık okuma yazma bildiğini söylemek ona nakısa anlamına gelmez, tam aksine onun şanına fetanetine yakışır diye düşünüyorum.
Selam ve dua ile.
Süleyman FAYDALI
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
03.03.2025 CENNET BEDEL İSTER
-
03.03.2025 RAHMET AYI RAMAZAN
-
29.01.2025 İSRA SURESİ VE İNANANLARA MESAJLARI
-
06.01.2025 KUR’AN KARŞISINDA İNSAN
-
06.01.2025 ÜÇ AYLAR VE REGAİB
-
29.12.2024 İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ŞEYTANIN İNSANLIĞA DAYATMASI
-
12.12.2024 ADALET VE GÜÇ
-
05.12.2024 GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ VE İSLAMİ YAKLAŞIM
-
03.12.2024 Her Bakan Göremez
-
21.11.2024 DÜŞÜNCE AŞAMASI
-
20.11.2024 VEREN EL OLABİLMEK
-
20.11.2024 VURDUM DUYMAZ TAVRIMIZ
-
20.11.2024 AHLAKİ YOZLAŞMA
-
08.11.2024 KATİL İSRAİL ALÇAKLIĞINI SÜRDÜRÜYOR
-
01.11.2024 TARİH BİLİNCİ VE HAKKI ÜSTÜN TUTMAK