Yeni Fetih, Yeni Fetih Gazetesi,

Türkiye'nin ve İslam Dünyası'nın Güvenilir Haber Sitesi

  • Dolar
  • Euro
  • GR ALTIN
  • ÇEYREK

  • 06 Ocak 2025, Pazartesi 14:59
SÜLEYMANFAYDALI

SÜLEYMAN FAYDALI

ÜÇ AYLAR VE REGAİB

Mübarek Ramazan ikliminin habercisi olan üç ayların gelmesi, Müslümanları sevince ve heyecana sevk etmektedir. Bununla beraber geleneksel olarak inanılan ve yapılanlar ne kadar İslam’ın ruhuna uygun veya ne kadar Kur’an merkezlidir; Müslüman’ım diyenlerin bundan haberdar olması ve yaptıklarının dinî dayanağını bilmesi gerekmektedir. Çünkü İslam’ın iki temel kaynağı vardır. Kur’an ve onun pratik uygulaması sünnet. Kur’an ve sünnet esasen ayrı ayrı şeyler değildir. Sünnet, Kur’an’ın hayata taşınmış, yaşanmış şeklidir. Bu iki dayanaktan yoksun olan, sözde ibadetlerin, İslam’da bir değeri yoktur. “Atalarımızı bu yolda bulduk” mazereti, kimseyi kurtarmaya yetmez.
Değerli okuyucularım. Burada vereceğim bilgiler, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 34. ve 42. Ciltlerdeki “Regaib” ve “Üç Aylar” maddelerinden istifade edilerek yazılmıştır. Bizzat bu maddeleri okursanız, bu bilgilerin şahsıma ait olmadığını, çok önemli araştırmaların sonucu olduğunu göreceksiniz.
Hadis âlimleri Recep ve Şaban aylarının faziletleri hakkında kaynaklarda mevcut rivayetlerin çoğunun uydurma, önemli bir kısmının da zayıf olduğunu ifade etmektedir. Allah Rasulü’ne isnad edilen “Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır” sözü, hadis kaynaklarının hiçbirinde olmamasına rağmen, vaaz kürsülerinde habire zikredilmektedir. Bazılarının “üç aylar orucu” diye Recep ve Şaban aylarının tamamını oruçlu geçirmeleri, sünnete uygun bir uygulama değildir.
Belirli günler (Ramazan ayı ve bayram günleri) dışında her zaman nafile oruç tutulması mümkündür. Ancak, fazileti hakkında hadis bulunan ya da belirli zamanlarda tutulması tavsiye edilen nafile oruçlar arasında “üç aylar orucu” mevcut değildir. Rasulü Ekrem (s.a.v.), Ramazan ayından başka hiçbir ayın bütününü oruçlu geçirmemiştir. Hatta bazı âlimler, orucu farz olan Ramazan ayına şevkle girmeyi zorlaştıracağı düşüncesiyle, Şaban ayının ikinci yarısını oruçlu geçirmeyi mekruh görmüşlerdir.
Gelenekçi yaklaşımda üç aylara önem verilmesinin sebebi; bu ayların içinde bulunan kandil geceleridir. Miraç ve Kadir gecelerinin dışında, Regaib ve Berat gecelerinin kutsallığı kesin olmadığı gibi, bu gecelerde ifa edilecek bazı ibadetler hakkında kaynaklarda sahih hadislere rastlanmamaktadır. Kandil gecelerinin en önemlisi Kadir gecesidir. Aynı adı taşıyan surede, Kur’an’ın inmeye başladığı bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilmektedir. Bu geceyi de değerli yapan ve onu diğer gecelerden ayrıcalıklı kılan şeyin, Kur’an ve onun indirilişi olduğu açıktır. Yani, Müslüman’ın, Kur’an’la değerlendirdiği bütün geceler, Kadir hükmündedir.
Hz. Peygamber’in, Regaib gecesinde ana rahmine düştüğü, Recep ayının ilk Perşembe günü oruç tutup Regaib namazı adıyla ve niyetiyle bir namaz kılmanın çok sevap olduğu ve bu gecenin pek çok faziletinin bulunduğu yönündeki rivayetlerin asılsız olduğu, hadis âlimlerince belirtilmiştir. Büyük hadis âlimi İbnü’l-Cevzî, Regaib orucu ve namazıyla ilgili hadisin, hicrî 5. Asırda yaşamış olan, hadis uydurmasıyla meşhur bir kişi tarafından uydurulduğunu, o şahsın eseri dışında hiçbir kaynakta yer almadığını belirtiyor. Daha geniş bilgi almak isteyenler, İslam Ansiklopedisi 34. Cilt “Regaib” maddesine bakabilirler. Ayrıca 42. Ciltte “Üç Aylar” maddesini de okuyarak detaylı bilgi edinebilirler.
Bu nedenle değerli okurlarıma derim ki;
Kaynaklarda kesin delili olmayan bazı bid’atları, “adam, ne zararı var” diyerek ibadet niyetiyle yapmak yerine, ubudiyet anlayışıyla hareket ederek, gerçekten hem Peygamberimiz (s.a.v.)’in hem de sahabenin yaptıkları kesin olan, “Kur’an okumak ve anlamıyla meşgul olmak, her gün mutlaka bir bölüm Kur’an okumak ve Rabbimiz’in maksadını anlamaya çalışmak” en doğru ibadet olacaktır. Bu tür bir okuma bizi, Kur’an’la dirilişe ulaştıracağı gibi, bu sayede bütün hayatımızı da Kur’an’ın denetimine sunmuş olacağız. Gerek itikadımızı, gerek ibadetlerimizi gözden geçirmiş ve Yüce Allah’ın bizden beklediği şekilde kulluk etmek konusundaki gayretimizi ve özenimizi ortaya koymuş olacağız. İşte o zaman, kınayıcıların kınamasına aldırmadan, “insanlar ne der” demek yerine “bu konuda Allah ne der” diyerek en doğru şekilde hareket etmiş olacağız ve böylece bütün ömrümüzü ibadete dönüştürmüş olacağız inşallah.
Değerli okurlarıma şu ayetleri hatırlatmak isterim;
“Onlar, sözü dinler, en güzeline uyarlar. İşte Allah’ın, doğru yola ilettiği kimseler bunlardır. Gerçekten akıl sahibi olanlar da bunlardır.” (Zümer Suresi/18. Ayet)
“İnsanları Allah’a çağıran, güzel ve yararlı işler yapan ve ben Müslümanlardanım diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir? (Fussilet Suresi/33. Ayet)
Hayatlarımıza Kur’an girsin ve tüm ömrümüz ibadet olsun inşallah.
Kur an ı kerim, sadece ramazanda ve bazı vesilelerle, anlamını hiç hesaba katmadan, sevap kazanmak ve biryerlere sevap göndermek amacıyla değil, yaşadığımız sürece elimizden düşürmediğimiz, sürekli anlamaya ve anladıklarımızı hayata geçirmeye çalıştığımız, başucu kitabımız durumunda olmalıdır. Kur an ı kerimle meşgul olduğumuz sürece elbette büyük sevap hasıl olacaktır. O sevabdanda kimlerin payı olduğunu Rabbimiz bilir ve hesabına kaydeder. Bizim göndermemize bile gerek yoktur. Bu gönderme işininde pek dayanağı yoktur. Şunu asla unutmayalım Kur’an ı kerimden hesaba çekileceğiz. Hesaba çekileceğimiz dersimize iyi çalışalım.
Selam ve dua ile…


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yukarı çık