- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 05 Aralık 2024, Perşembe 14:40
- 45 kez okundu
Flört: Batının bir ahlak tarzıdır. Yaşama biçimidir. Batı ahlakı dedikse, Hıristiyan veya Yahudiliğe ait olduğunu söylemiyoruz zira batı, dini hayattan tamamıyla çıkarmıştır. Batı ahlakı tamamıyla seküler ve laik bir anlayışın ürünüdür.
Sözlükte flört:’’ Kadın erkek arasında ileri gitmeden, hoşça vakit geçirmek için, birbirini sever gibi görünme esasına dayalı ilişki biçimi’’ olarak tanımlanıyor. Tabi haram, helal ölçüsü olmayan seküler (din dışı) bir anlayışın ürettiği bir yaşam biçimidir. Tanımda güya flörte bazı sınırlar çiziyor. ‘’fazla ileri gitmeden, hoşça vakit geçirme’’ İnsan fıtratını hesaba katmadan, gerçeklerle hiç alakası olmayan bir tanım. Batı gibi, haram, helal düşüncesi olmayan, sınır tanımayan bir toplum için her şey çok normaldir. Fazla ileri gitmemenin sınırı nereye kadar? Çok önemli değil. Çünkü haram diye bir kavram yoktur. Batıda flört yapmak için evli bekâr fark etmiyor.
Bu flört anlayışı, İslam dünyasında da özellikle Türkiye gibi laik ülkelerde aldı başını gidiyor. Adına arkadaşlık diyorlar. Hele Müslüman aile çocuklarında da var. Onlar da seviyeli arkadaşlık diyorlar. Nasıl oluyorsa?
İslam da kadın erkek ilişkilerinin sınırları bellidir. Haramlar helaller bellidir. Çocukluk dönemlerini istisna tutarsanız, özellikle akıl ve buluğ çağından sonra, bir erkeğin bir kızla, nikâhı düşüyorsa, yalnız olarak bir araya gelmeleri, el ele tutuşmaları, beraber gezmeleri, tozmaları haramdır. Bunu masum görmek asla doğru değildir. Bazı aileler bunu masum görebilirler. Kendi çocuklarına kötü düşünceyi asla yakıştıramazlar. İnsan fıtratını hesaba katmazlar. Oysa ateşle barutun bir araya gelmesi masum olabilir mi? Çok tehlikelidir. O yaşta makul davranma beklemek saf dilliktir. Hz. Peygamberin ifadesiyle ‘’ üçüncüleri şeytandır’’
Zinaya götüren yolların en tehlikelisi flörttür. Bir Müslüman bunu asla aklından bile geçiremez. Zira yüce Allah kitabında: ‘’Zinaya yaklaşmayın, çünkü o büyük bir hayâsızlıktır ve kötü bir yoldur.’’ (İsra suresi 32. Ayet) buyurmaktadır. Bu ayette’’zina etmeyin’’ demiyor.’’ Zinaya yaklaşmayın’’ denilmesi ilgi çekicidir. Buna göre yalnız zina değil, kişiyi zinaya sevk eden yollar da yasaklanmıştır. Esasen bir kere bu yollara tevessül edildikten, yani insanı zina etmeye zorlayan ve cinsi arzuları kabartan bir ortama girdikten sonra, artık bu arzuların ağır baskıları karşısında iradenin gücü oldukça yetersiz kalır ve zinadan korunmak son derece güçleşir. Kur’an bu açıdan zinaya giden yolları da haram kapsamında zikreder. İslam da buna ‘’Seddi zerai’’ prensibi denir. Yani, zarara götürecek yolların engellenmesi.
İslam ancak evlenme niyetiyle kadın ve erkeğin bir araya gelme ve birbirlerini görüp tanıma ve anlamalarına müsaade eder. Bedeni ve ruhu sükûnete erdirici, ahenkli ve uyumlu bir evlilik ilişkisi sürdürebilmek için, eşlerin birbirlerini sevmelerine, sevebilmeleri de görerek ve arzu ederek evlenmelerine bağlıdır. İstisnaları olmakla birlikte, kaide olarak ancak isteyerek ve severek evlenen çiftler mutlu bir aile oluşturabilirler. Bunun için Allah Resulü şöyle buyurmuştur. ‘’Birbirlerini sevenler için evlenme gibisi görülmedi’’ (ibni mace-nikâh babı)
Uyumlu ve mutlu bir yuva kurabilmek için İslam dini, erkeğin kadını, kadının da erkeği görmesini ısrarla istemiştir. Bu sebeple evlenecek kadın ve erkek, bir mahremi yanında görüşmelidirler. Yanlarında üçüncü kişi varken ancak makul olan şeyler konuşabilirler ve ölçülü davranabilirler. Kız ve erkeği yalnız bırakarak ‘’hadi gidin, gezin, tozun, birbirinizi tanıyın’’ diyerek yalnız bırakılmazlar. Bu kesinlikle haramdır. Zinaya götüren bir yoldur. Zira yukarıda da işaret ettiğimiz gibi,’’ üçüncüleri şeytandır.’’
Evlenme amacıyla bakmakta günah yoktur. Allah’ın Resulü şöyle buyuruyor: ‘’Allah bir müslümanın kalbine bir kadınla evlenme arzusunu koyduğu zaman, kişinin o kadına bakmasında bir günah yoktur.’’ (İbni Mace-Nikâh babı)
Görme izni evlenmede ciddi olan kadın ve erkek için geçerlidir ve bir haktır. Bu hakkın istismar edilmemesi ve kötüye kullanılmaması lazımdır. Yani kişi, talip olduğu kadının kendisi veya velisi tarafından kabul görmeyeceğine kanaat getirirse, fiziki özelliklerine bakma amacından vazgeçmelidir. Çünkü bu durumda bakmak helal değildir.
Evlilikte tek ölçü fiziki güzellik değildir, olmamalıdır da. Bu itibarla temel tercih sebebi olarak dindarlığı ve ahlak güzelliğini benimsemesi gereken mümin erkek, alacağı kadının güzel olmasını da arzu edebilir. Hiç şüphe yok ki güzellik bir nimettir. Ne dindarlığa mani ne de ahlaksızlığa sebeptir. Peygamberimizden rivayet edilen şu iki hadisi de burada zikretmek istiyorum. ‘’Kadınları, yalnız güzellikleri için nikâhlamayınız, zira güzellikleri onları ahlakça alçaltabilir. Onlarla mallarının hatırı için de evlenmeyin. Çünkü malları kendilerini azdırabilir. Kadınlarla ancak dindarlıkları ve güzel ahlakları yüzünden evlenin. Muhakkak, yırtık elbiseli, siyah fakat dini bütün ve ahlakı güzel bir kadın daha kıymetlidir.’’( İbni mace-nikâh) ‘’Yalnız güzelliği için bir kadınla evlenen kişinin Allah ancak alçaklığını artırır.’’
Görmek ve beğenmek sadece erkeğe ait bir hak değildir. Kadın da evleneceği erkeği görebilir. Hem kadının görme sınırları daha geniştir. İster kız, ister dul olsun bir kadın ancak sevip, beğenme ve tasvip etmesiyle evlendirilebilir. Ana-baba, yetişkin kız çocuğunu da, dul kızını da istemediği bir evliliğe zorlayamaz.
İslam aile müessesesine büyük önem verir. Onu sıcak, sevimli, uyumlu, muhabbetli bir yuva haline getirecek emir ve tavsiyelerde bulunur. Bu yuvanın temelinin çok sağlam olması için, daha baştan dikkat edilmesi gereken kurallar koyar. Aile reisliğini erkeğe verir ancak fertler arasında sevgi ve saygıya dayalı, hak ve sorumlulukların belirlendiği bir denge kurar. Herkesin yuva içindeki vazifelerini ve haklarını belirtir. Bu hükümlere riayet eden, sevgili, saygılı ve anlayışlı müminlere büyük mükâfatlar vaat eder. Hak ve sorumlulukların ihlalinde, uhrevi uyarıların yanında dünyevi cezalar(yaptırımlar) da öngörür.
Doğuda ve hatta birçok İslam ülkelerinde birtakım yanlış uygulamalar var. Kadının rızası gözetilmeksizin, yaşına, akıl ve buluğ çağına bakılmaksızın zorla yaptırılan evlilikler, tamamıyla cahili uygulamalardır. Bunlar asla islama mal edilemez. Bu tür yanlış uygulamaların ve hatta kadın istismarlarının hat safhada olduğu, kadın ticaretinin aleni yapıldığı ve cinsel tacizlerin suçlusu mevcut laik düzenlerdir. Adı Müslüman olanların bu fahşayı işlemeleri sebebiyle suçu İslama atmak ise daha büyük cehalettir. İslam bütün bu çirkefliklerden beridir. Selam ve dua ile…
Süleyman FAYDALI
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
29.12.2024 İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ŞEYTANIN İNSANLIĞA DAYATMASI
-
12.12.2024 ADALET VE GÜÇ
-
03.12.2024 Her Bakan Göremez
-
21.11.2024 DÜŞÜNCE AŞAMASI
-
20.11.2024 VEREN EL OLABİLMEK
-
20.11.2024 VURDUM DUYMAZ TAVRIMIZ
-
20.11.2024 AHLAKİ YOZLAŞMA
-
08.11.2024 KATİL İSRAİL ALÇAKLIĞINI SÜRDÜRÜYOR
-
01.11.2024 TARİH BİLİNCİ VE HAKKI ÜSTÜN TUTMAK