Yeni Fetih, Yeni Fetih Gazetesi,

Türkiye'nin ve İslam Dünyası'nın Güvenilir Haber Sitesi

  • Dolar 33.9008
  • Euro 37.6352
  • GR ALTIN 2809.6
  • ÇEYREK 4627.6

Dr. Ramazan Uçar  Düşünmeye ve Akletmeye Davet Kitabı ile  ilgili Beyaz Tv’ye Konuk oldu.

Biz bu toplumun gelişimini istiyorsak biz bu topluma özgüveni aşılammız gerekiyor. Öğrenilmiş çaresizliği değil. Çünkü akıl Allahın insana verdiği çok büyük bir nimettir. Akıl sahibi olmak insanın şerefli birisi olması manasına gelir. Biz bu akletme meselesini toplum olarak idrak etmemiz gerekir.

Dr. Ramazan Uçar  Düşünmeye ve Akletmeye Davet Kitabı ile  ilgili Beyaz Tv’ye Konuk oldu.

Düşünüyorum öyleyse varım diye meşhur bir söz var. Bu Descartese ait bir söz, düşünüyorsunda aklediyormusun problem bu. Çünki İnsan düşünüyorum dediği zaman Akletmek var, Zannetmek var, Vehmetmek var, Şüphe var hurafe var safsata var. Aslında belli bir cümbüş var. Biz bunun içerisinden akletmeyi çıkarıp almamız gerekiyor. Çünkü akletmek bunların hepsinden farklı bir Konsepte ve konuma sahip. Yani aslında şartlı bir düşünmekten bahsediyoruz. Ben düşünüyorum demek yetmez sen düşünüyorsun ama zannediyorsun. Bu zannını doğruymuş gibi konuşuyorsun. Burdaki bütün mesele akletmeyi anlamak ve anlatmaktır diyorum.

Bu akıl meselesi çok mühim bir mesele ancak kısa sürede anlatmaya çalışacağız. Şöyle Mısır unundan yapılan ekmeğe mısır ekmeği deniliyor. Kepek ekmeği unundan yapılan ekmeğe kepek ekmeği deniliyor. Buğday unundan yapılan ekmeğe ise buğday ekmeği denir. İşte Ahşap bina var betonarma bina var kerpiç bina var mesela… Dolayısı ile zihinsel süreç kullandığı malzemeye göre isim alıyor.

Kullandığı malzeme zihinsel süreç iki tane paremetreden oluşuyor. Birisi akıl denen cevher alet, İkinciside onun kullandığı malzeme. Kullandığı malzeme zann ise bu zannetme olarak kendisini ifade ediyor. Eğer kullandığı malzeme ilim ise eğer yapıcı ise buda akletme olarak tasnif ediliyor. Bunun dışında safsata, hurafe, kuruntu mesela vehim bunlar zihnin süreçleri biz bunları birbirinden ayırmamız gerekiyor ki bunlar bizim hayatımızda önemli bir şeye sahip olsun.

Kuran-ı Kerimde 49 yerde akletmek geçer 49’uda pozitifdir. Akletmenin önünde sıfat yoktur. Bir insan aklediyorsa eğer o insan doğruyu yapıyordur. Bizim her düşüncemiz akletmek mi problem burada. Her düşünce akletmek değildir. Bizim çoğu düşüncelerimiz zannetmek. Akletmek ilmi bağlayıcı Su yüz derecede kaynıyorsa başka biri bu suyu 150 derecede kaynatamaz ilme dayalı bir şeydir. Daha doğrusu akletmenin kullandığı temel malzeme Matematik, Kimya, Biyoloji daha kevni… Birde Vahiy kaynağı olarak değerlendiriyoruz. Akletmeyi bana vahiy öğretti.  Meşhur Felsefeciler var ta socrates’den başlayan Aristo, Descartes, Tegel, İbni Sina dan beri gelen beri süreç var burada onların tarif ettiği bir akıl var; Aslında bu akıl gerçekten tanımlanmaya muhtaç bir akıl. Yani bu konuda insanlık büyük sıkıntı çekmiş, İslam dünyasıda sıkıntı çekmiş neden? Kanaatimce Aklımca ile Zannımcayı birbirine karıştırmışlar. Bunu ayırt etmenin yolu siz bir şey söylüyorsunuz acaba bu ilmimi? İlim kanıtlanabilir bir gerçekliktir.

Şimdi bakınız Allahu teala Kainatı bir ilim üzere yaratmış. Yarattığı bu ilim üzere ilmi okuyan bir alet yaratmış. Bu aletin adına biz akıl diyoruz. Akıl aslında mücerred bir şey İmam-ı Azam Akılda İmamı Şafii ise kalbde olduğunu söyler. Aklı bilgi formatında kullanmışlar. Aslında cevher formatında ve alet formatındadır. Aklın bilgi formatında kullanılması İbni sina’da ve Farabide şöyle bir sıkıntıya sebep olmuşlardır. Çünkü onlar Aristo’dan etkilenmişlerdir. Konu Felsefi bir konu ama, Onlar kendi öğrettikleri zannları bazen ilim olarak insanlara sunmuşlardır.

Plotonist diye bir felsefeciden etkilenmişlerdir. Gazali bunlara karşı bir reddiye yazmıştır.

Zannı bağlayıcı kılmak problem. Siz bir zan yürütoyorsunuz. Mesela Devlet başkanısınız hayır! İlim ancak uygulanır.

İneği korkutduğunuz zaman sütünü azaltıyor. Tavuğu korkuttuğunuz zaman yumurtasını azaltıyor.

İnsanı korkuttuğunuz zaman insan üretemiyor. Amerika daki bir insan gelişiyorda İslam dünyasındaki bir insan niye gelişemiyor. Çünkü akletmenin yolunu tıkıyorlarda onun için. İnsanı korkutursanız insan üretemiyor kendi fiziki varlığını sürdürmek için uğraşıyor. Ağaçlar arasında kalan fidan büyüyemez büyüyebilmesi için gökyüzünü ve güneşi görmesi gerekiyor. İnsanın bundaki karşılığı özgürlüktür.

Biz bu toplumun gelişimini istiyorsak biz bu topluma özgüveni aşılammız gerekiyor. Öğrenilmiş çaresizliği değil. Çünkü akıl Allahın insana verdiği çok büyük bir nimettir. Akıl sahibi olmak insanın şerefli birisi olması manasına gelir. Biz bu akletme meselesini toplum olarak idrak etmemiz gerekir.

 

 

Hazırlayan: Ahmet Turak


HABERE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor
yukarı çık