HACIBEKTAŞ VELİ VE MUCUR’A YANSIYAN TASAVVUF İZLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Çalışmamızın amacı Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesine sınırı olan Kırşehir'in Mucur ilçesine Hacı Bektaş Veli'nin düşünceleri,tasavvuf kültürü ve bu kültür düşünce çerçevesinde oluşan durumların( Hacıbektaş Veli ve Bektaşilikteki tasavvuf anlayışının)Hacıbektaş İlçesinden Mucur…

Yeni Fetih

Giriş
 Orta Asya'dan Anadolu’ya yayılan Türk kültürü ve Hoca Ahmed Yesevî'nin Anadolu’ya göndermiş olduğu Alp-erenler Anadolunun Türkleşme ve İslamlaşma sürecinde etkin rol oynamıştır. Bu etki yayılmış olup Kırşehir’in de yıldızını parlatmıştır. Bektaşilik merkezinin Kırşehir İline yakınlığı güzel bir kültürel etkileşim meydana getirmiştir. Mucur İlçesinde tasavvuf kültürü ve Bektaşilik etkisiyle şiir yazması bu durumun en iyi kanıtıdır. Daha önce yapmış olduğumuz “Kırşehir/Mucur/Geycek köyünde Yetişen Âşık ve Şairler Üzerine Bir Araştırma” konulu çalışmamızda Geycek köyündeki âşıklık geleneğinden bahsetmiştik. Bu Çalışmada ise birinci elden ulaştığımız kaynaklar neticesinde Mucur’da var olan tasavvuf kültürünü ve Bektaşilik etkisiyle şiir yazan şairleri aktaracağız. Şiir, yani söz söyleme sanatı, geçmiş yüzyıllar içinde birçok değişikliğe uğramıştır. Âşık şiiri geleneği, şiiri nazım dediğimiz bir çerçeve içinde korumuştur. Âşık nazmının belli başlı ögeleri ölçüyle uyaktır. Şiir, bir anlam, bir söz sanatıdır. Âşık edebiyatımızda şiir; bir anlamın semboller, ritimli sözler ve uyumlu sesler yardımıyla aktarılmasıyla şekil bulan bir anlatım biçimidir. (Artun Erman, “Âşık Şiiri Geleneğinde Dil,Üslup,Motif ve Metin Merkezli Anlama Açıklama Üzerine Düşünceler,sf.1.)
Türklerin geleneksel karakterleri ve dilleri onları diğer Müslüman topluluklardan ayırdığına göre, kuvvetli bir din terbiyesi onlarda hem inanç birliği doğuracak, hem de bu arada millî hüviyetlerini korumalarına imkân vererek bir etken olacaktı.(Tahsin Yazgan, Bozkırın Mefkuresi Erol Güngör( Din ve Toplum Anlayışı),Altınordu yay.Ank.(2018,s.228)
Türk Milleti gelenekten kopamamış hafızasında var olan önceki gelenek ve göreneklerini koruyarak devam ettirmiştir,bazı değerler unutulmuş, bazıları ise devam etmiştir. Âşık Edebiyatının dili dayandığı Türk-İslâm Medeniyeti dâiresinde teşekkül eden kültür birikimimizin halk tarafından benimsenmiş şekline ve miktarına bağlıdır. Bu dilin kelime hazinesi ne Orhun anıtlarındaki ne de Cumhuriyet döneminde kullanılan Türkçenin aynısıdır. Osmanlıcanın halk tarafından benimsenmiş ve kavranılmış şekli Âşık Edebiyatının dilidir.(Umay Günay, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği Ve Rüya Motifi,Akçağ yay. Ank.(2018, 8.Baskı, s.223) İslamiyet’in kabulünden sonra Türkçe ve Türk Edebiyatı bir dönüm noktası yaşamış, Anadolu safhasına gelene kadar gözle görülür ve kayda değer birtakım gelişimler göstermiştir. Tasavvuf ve tarîkat ilişkisi farklı uygulama biçimleri ki yozlaşmalar haricindekiler genellikle Allah’a götüren bir yol olarak kabul edilmiştir. Zahir-bâtın ilişkisi ortaya çıkmış mana görünmeyenin ardında aranmaya başlamıştır. Âşık şiirimizi sağlıklı anlayabilmek ve tahlil edebilmek için şiirlerin tasavvufî anlamlarına dikkat etmek gerekir. Âşık edebiyatında tasavvufî anlam şiir sanatı içinde eritilmiş ve ilk görünen anlamın altına gizlenmiştir. (Erman Artun, “Âşık Şiiri Geleneğinde Dil,Üslup,Motif ve Metin Merkezli Anlama Açıklama Üzerine Düşünceler,sf.2)

Çalışma Alanı

Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesine sınır-bitişik olan Kırşehir'in Mucur ilçesine Hacı Bektaş Veli'nin yansımaları, tasavvuf ve kültürel aktarım konulu bir araştırmadır. Bu bağlamda Halk Bilimi ve Türk Halk tasavvufunun Anadolu Sahasındaki en önemli temsilcisi olan Hacıbektaş Veli ile Mucur’a yansıyan izleridir.
Materyal ve Yöntem
Çalışma evrenimiz Nevşehir ilçesi Hacıbektaş ile Kırşehir’in Mucur ilçesi arasındaki sosyo-kültürel yapı ve durumlardır. Bu kulvarda Bilimsel araştırma yöntemlerinden Nitel Araştırma yöntemlerinden Durum çalışması ve Saha çalışması, etnografya stratejileri kullanılmış olup veriler yer yer Meta-analiz yöntemle de toplanmıştır.
Bulgular
A. MUCUR TARİHİNE KISACA BİR BAKIŞ
Bölgenin tarihinin Tunç devrine kadar indiği anlaşılmaktadır.Mucur ve havalisinde bulunan, çok eski dönemlere ait olduğu tespit edilen mağaralar, bu havalinin tarihini de çok eski dönemlere kadar götürme imkanı vermektedir. Bununla birlikte, bu dönem üzerine yapılan yayınların yeterli olmaması bu konuda daha fazla şey söylemeyi zorlaştırmaktır. Esasen, Mucur havalisindeki eski yerleşim birimlerinin varlığı Kırşehir gibi Mucur’un da Hititlerin, Friglerin ve Perslerin hakimiyet sahası içinde yer aldığını göstermektedir. Anadolu’da Pers hakimiyetini yıkan Büyük İskender'den sonra bölge, Kapadokya Krallığı'nın eline geçmiştir. Roma ve Bizans hakimiyetine de sahne olan bu alanın yerli halkı, Arap-Bizans mücadelesi esnasında Anadolu içlerinden daha batı bölgelere çekilmişti .1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra bütün Anadolu şehirleri gibi Mucur ve Kırşehir toprakları da Selçuklu Türklerinin eline geçmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere, bölgenin az olan nüfus yoğunluğunun da tesiri ile kısa sürede, Kırşehir ve havalisi başta olmak üzere Yozgat, Çankırı, Eskişehir, Çorum gibi şehirler yoğun Türkmen göçüne şahid olmuştur. Bu muhaceretin sonucu olarak Türkleşen Anadolu’da, XIII. yüzyılda başta Konya olmak üzere Kayseri, Sivas, Amasya, Tokat, Niksar, Erzurum, Ankara ile birlikte Kırşehir’in de bir kültür merkezi olduğu anlaşılmaktadır.XIII. Yüzyılda Anadolu’da halk üzerinde mühim tesiri olan Hacıbektaş Veli'nin, herhalde Kırşehir ile Hacıbektaş arasında yer alan Mucur ahalisi üzerinde de önemli bir nüfûzu olmalıdır.Milli Mücadele döneminde hiç kuşkusuz vatanın kurtuluş meselesine duyarsız kalmayan Mucur ahalisini, 22 aralık 1919 tarihinde Kayseri üzerinden Ankara’ya gitmekte olan Mustafa Kemal Paşa ziyaret etmişlerdir. (T.C Mucur Kaymakamlığı İnternet web sitesi, Mucurun Tarihçesi)

B. TASAVVUFA DAİR GENEL BİR BAKIŞ
Kuranı Kerimde geçen bazı ayetler neticesinde ve Hz. Muhammed’in Veda Hutbesinde naklettiği:” Üstünlük ancak takva iledir.” İslam’ın özü olan hoşgörü ve adalet insanları bir araya getiren en önemli iki kavramdır. İslam’ın tebliği açık ve nettir. “ Çokluk kuruntusu sizi o kadar oyaladı ki, nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.”( Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli,Türkiye Diyanet Vakfı yay. Karaman, Özek,Dönmez,Çağrıcı,Gümüş, Turgut,sf.600, 2015)
 Mütevazi olmak en önemli şarttır. Tasavvuf; İslâmî ilimlerin zirve noktası, zübde-i ve özü olarak ifade edilmiştir. Mutasavvıflara göre, insanın bedeni arz, kemikleri dağ,ilikleri maden,içboşluğu deniz,barsakları ırmak,iç yağı batak, damarları akarsular,üns duygusu umran ve medeniyet,vahşet duygusu harâbe,teneffüsü rüzgarların esmesi, söz söylemesi de gök gürültüsüne benzer. (Hasan Kamil Yılmaz, Ana Hatlarıyla Tasavvuf ve Tarîkatlar,Ensar yay.26.Baskı sf.17-304) Tasavvuf bir hâl ilmidir. İnsandaki ruh, kalb,gönül veya kısaca "mânâ" dediğimiz bu cevherin diri tutulması için yapılan çalışmanın ve gösterilen gayretin adına "Tasavvuf" diyoruz.(Mehmet Demirci, Sorularla Tasavvuf ve Tarîkatlar,Mihrabad yay.3.Baskı sf.17) İslam tasavvufuna göre insan toprak,hava,su ve ateşten oluşan dört unsurdan yaratılmıştır. Tasavvufta kâmil insan denilen olgun insan örneği orta dönem Türk tarihinde tarikatlar vasıtasıyla öğretilen duygusal olgunlukla geliştirilmeye çalışmıştır.( Umay Günay, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği Ve Rüya Motifi,Akçağ yay. Ank.2018, 8.Baskı, s.371) Ahmed Yesevî, çok sevilen tarîkatıyla Orta Asya Türk boyları arasında İslam inancının yerleşip gelişmesini sağlayan bir din ve tasavvuf önderidir.Ahmed Yesevî Türkistan'ın geniş bozkırlarında yaşayan göçebe halk kitlelerine İslam'ı ve tasavvufu tanıtma yollarını iyi kavramış bir mürşiddir.Orta Asya'da tasavvufi bir halk edebiyatı kurmuştur. (Mehmet Demirci, Sorularla Tasavvuf ve Tarîkatlar,Mihrabad yay.3.Baskı sf.92-93)

C. BEKTAŞİLİK’E (BEKTAŞÎYYE) DAİR BİR BAKIŞ

Türklerin İslamiyet’i kabul etmesi ve geniş coğrafyalara yayılması farklı kültürleri kurduğu devletlerce barındırması Türk milletine hoşgörülü ve ince ruhlu bir anlayış getirmiştir. Türk tarihe çıktığı ilk ansan beri medeni idi. Türk Milletinde var olan eski gelenek görenekler, Gök Tanrı inancı, atalar kültürü, ve bu durumların İslam’daki benzerliği büyük bir önem atfeder. İslam’daki tevhid inancı, Allah, peygamber sevgisi Türk Halk tasavvufu  Allah korkusuna değil de Allah sevgisine dayanmaktadır. Farklı Coğrafyalara edilen fetihler, savaşlar ve göçler neticesinde ve Hoca Ahmet Yesevî’nin Müritlerinin Anadolu'ya gelmesi bu tasavvuf kültürünü Anadolu'ya yaymışlardır. Hacı Bektaş Veli önemli bir mürid olup onun vefatından sonra geldiği merkezdeki tasavvuf kültürü Bektaşilik olarak faaliyet göstermeye devam etmiştir. Hacı Bektaş Veli tarafından kurulmuştur. Merkez tekkesi Hacıbektaş'tadır. Bektaşilik, içinde Bâtınî- Hurâfî ve Şâmânî unsurlar taşıyan bir kültür mozaiğidir. Osmanlı kuruluş döneminde önemli bir yere sahiptir. Yeniçeri Ocağının teşkilinde Hacıbektaş Velinin ruhaniyeti ve önemli bir yeri vardır.( YILMAZ, Hasan Kamil, Ana Hatlarıyla Tasavvuf Ve Tarîkatlar, sf.251, Ensar yayınları, İstanbul-2018)
Osmanlı Devleti döneminde Yeniçeri Ordusuyla kurduğu yakın ilişkiden dolayı Mısır, Bağdat, Viyana, Kırım gibi uzak alanlarda ve geniş bir coğrafyada faaliyet gösterdi. Yeniçeri Ocağı kaldırılınca Bektaşilik de yasaklandı.

D. HACIBEKTAŞ VELİ VE MUCUR'DAKİ TASAVVUF İZLERİ 
Asıl adı Muhammed olan Hacı Bektaş Veli ( vefatı 1271), Horasan bölgesinden Anadolu'ya geldi. Tasavvuf eğitimini Ahmed Yesevî müridi olan Lokman Perende’den tamamladı. Sivas,Amasya, Kırşehir ve Kayseri’den sonra şimdi Hacı Bektaş ismiyle Suluca Karahöyük'e gelip yerleşti. (Mehmet Demirci, Sorularla Tasavvuf ve Tarîkatlar,Mihrabad yay.3.Baskı sf.92-93) Türk kültürü ve inanışları içinde Hacı Bektaş Velî,milletimizin tamamı tarafından saygı duyulan ve sevgiyle anılan beş büyük Türk velîsinden biridir. Mutasavvıflar kamu vicdanında, insanî zaaf ve ihtiyaçlardan arındırılarak gerçek hayatta bölünmeleri ve yıkıcı ayrılıkları doğuran öfke ve kıskançlıkları ortadan kaldıran ve her türlü zaafiyeti örten,hayatı güzelleştiren ve uzaklaştıran hoşgörü, sabır,sevgi ve saygı kavramları haline getirmiştir.(Umay Günay, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği Ve Rüya Motifi,Akçağ yay. Ank.2018, 8.Baskı, s.369) Tasavvuf; Türklerin Asya'dan Avrupa ortalarına kadar devam eden uzun seferlerinde adeta ordu ile birlikte yürümüş ve yerleştiği yerlere göre karakter kazanmıştır.(Tahsin Yazgan, Bozkırın Mefkuresi Erol Güngör( Din ve Toplum Anlayışı),Altınordu yay.Ank.2018,s.229,Güngör İslam Tasavvufunun Meseleleri,a.g.e.,s.186.) Günümüz şartlarında Mucur ilçesi ve Hacıbektaş ilçesi arası 21 km’dir. Bölge olarak birbirine çok yakın olan bu iki ilçesinin birbiri ile kültürel etkileşime girmesi elbette kaçınılmaz bir durumdur. Mucur ilçesinde bir çok türbe olup halkın Hacıbektaş Veli saygısı oldukça yüksektir. Daha önce yayımlamış olduğumuz "Kırşehir/ Mucur/Geycek Köyünde Yetişen Âşık ve Şairler Üzerine Bir Araştırma"(Tolga Kalıpçı, Kırşehir/Mucur/Geycek köyünde Yetişen Âşık ve Şairler Üzerine bir araştırma,III.Uluslararası Karadeniz Zirvesi Sosyal Bilimler Akademisi Kongresi, Kongre Bildirisi,Ordu-2020) konulu çalışmamızdan hareketle Hacıbektaş İlçesi önceleri Kırşehir Vilayetine bağlıydı. Kırşehir tarihine de geçen bu üzücü olay ki Kırşehir ilçe yapılmıştır. Sonrasında Hacıbektaş ve Kırşehir Nevşehir’e bağlanmıştır.

E. MUCUR’DA BULUNAN TÜRBELER
 Türk İslam kültüründe türbeler oldukça önemli bir yere sahiptir. İslam coğrafyasında tanınmış şahsiyetlerin mezar anıtları türbeden başka “kümbet, makam, meşhed, buk‘a, darîh, kubbe, ravza” gibi adlarla da anılmıştır.( TDV İslam Ansiklopedisi, dijital kaynak)Türbelere duyulan saygı içinde yatan zatlar gibi gözükse de esas olan Allah’a olan saygıdır. Genel olarak türbede yatan zatlar Allah’ın rızasına uygun işler yaptıkları için çevresinde bulunan insanlarca  derin  bir sevgi ve samimi bir hürmet görürler. Çalışma Evrenimiz; Kırşehir’in Mucur İlçesinde bulunan türbelerle ilgili şunları söylemek mümkündür. Hacıbektaş Veli ve Bektaşilik ile doğrudan ilişkisinin yapılması eldeki kaynaklarca yetersizdir. Türk İslam kültüründe türbeler oldukça önemli bir yere sahiptir.  
Aflak Baba(Eflak) 
Mucur İlçesinin 10 km güneydoğusunda eski adı Aflak olan Altınyazı Köyü'nde,  Aflak baba  kümbeti vardır.1970 yılında restore edilir. Aflak Babanın sandukası kümbetin tam ortasında yer alır. Türbenin içinde geçen bir mezar taşında Kuranı Kerimde geçen bir ayet yazılıdır. (63:13) 
“Seveceğiniz başka bir şey daha var:  Allah’tan  yardım ve yakın bir fetih. Müminleri bunlarla müjdele.” Yazmaktadır. Aflak Baba’nın muhtemelen 13. Yüzyılda yaşamış olan bir Alevi- Bektaşi şeyhi olması muhtemeldir. Çünkü kümbet tipi Anadolu Selçuklu yapılarındandır.
 ( Eraslan İsmail, Kırşehir Velîleri ve Âlimleri, Kırşehir Belediyesi Kültür-tarih serisi yayınları, sf.202-204, Kırşehir-2020)
Aflak adı Eflak şeklinde de geçtiğinden dolayı bazı araştırmacılar tarafından Osmanlıların iskan politikası gereği Eflak’tan göçmen olarak getirilerek yerleştiğini yazmakta ise de bu konu tartışmalıdır.( Gündüz Ahmet, Tarihî Kurum ve Şahıslarıyla Kırşehir,Ankara-2019)

Şeyh Hamza Türbesi(Şıh Hamza)
Kırşehir ili Mucur ilçesi Acıöz Mahallesinde meftun bulunan Şeyh Hamza Hazretlerinin hayatı hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Selçuklular zamanında yaşadığı ve bir savaşta Moğollar tarafından şehit edildiği anlatılır. Kendisinin yüce bir veli olduğu söylenir.  El yazma bir vesikada, Şeyh Hamza'nın, Selçuklular zamanında yaşamış bir Horasan ereni olduğu, Ahi Evran'a bağlı bir Türkmen komutanı iken, Moğollarla yapılan bir çarpışma sırasında öldüğü yazılıdır.1850'lerde yaşayan, Mucur, Küçük Kavaklı Âşık Hüseyin iki dörtlüğünde bu olayı doğrular: (Eraslan İsmail, Kırşehir Velîleri ve Âlimleri, Kırşehir Belediyesi Kültür-tarih serisi yayınları, sf.207-208, Kırşehir-2020 )

Şıh Hamza derlerde nefesli pirdir,
Kızıldağ da yatar devranı sırdır,
Seyfe'yi sorarsan bir ulu göldür,
Serin sularına dalın turnalar.

Kara toprak al kanlara bulandı,
Kam ile çördük dalı sulandı,
Yedi kere Kızıldağı dolandı,
Darda Şıh Hamza'yı gördün mü turnam?
 (Eraslan İsmail, Kırşehir Velîleri ve Âlimleri, Kırşehir Belediyesi Kültür-tarih serisi yayınları, sf.207-208, Kırşehir-2020  )

Moğollar'ın desteğini alan IV. Rükneddin Kılıçaslan, 1260'da tek başına Konya'da tahta geçer. Kılıçaslan, Ahi ve Türkmenlere karşı baskılarını iyice artırır. Kırşehir'in Malya Ovası, Moğol ordusunun yaylak ve kışlağı haline getirilir. Ahi Evren, Kızıl Ahmet, Şeyh Hamza ve birçok Ahi Türkmen, Moğol ve Selçuklu idarecilerine karşı ayaklanırlar. Şeyh Hamza'nın, Moğollarla çarpışırken öldüğünü şu satırlar dile getirilmektedir;  
Pervaz vurur idim kara kuşuna,
Ziynetler takmaktır hemi döşüne,
Bu ilde eğlenen kafir başına,
Kargı üşüştürüp çalar idim ben.

Baka idim Kızıldağın ardına,
Yadlar konmuş, odlar düşmüş yurduna,
Ölüm girmez idi hergiz aynıma,
Hamza Pehlivan'dan çarha idim ben. ( Altınok, Baki Yaşa, Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları, sf. 7-8,Oba Yayıncılık, Ankara 2003)
Kabadurak Efsanesi ve Üç Kardeş 
II. Murat Bağdat'a giderken şu anda virane olan Kabadurak'a (Kabadurak o vakitler kadılıkmış) uğramış. Orduya silah çattırmış, asker yemek yiyecek. Ak sakallı bir ihtiyar peyda olmuş. Bu ihtiyar Kabadurak’lıymış.
- "Şevketlim, askerin erzakını bu gün ben temin edeyim" demiş. Padişah duruma bakmış, ayağı çarıklı sefil bir köylü.
- "Hadi götür de birkaç askeri yemekle" demiş.
- "Hayır padişahım ben zenginim, tüm orduyu doyururum" demiş köylü. Bir kazan pilav pişirtmiş, hayvanlar için de bir arpa ambarı açmış. Asker pilavı yiyip yiyip çekiliyor, arpa ölçülüp ölçülüp gidiyor, tükenmiyormuş. Bu durum padişahın hoyratına gitmiş. Durumu anlamış.
- "Gel bakalım çarıklı baba" deyip elini başına koymuş. "Sen buranın büyük adamısın" demiş.Bunlar üç kardeşmişler. Çarıklı baba olmuş birisinin adı. Asıl adı Halil İbrahim'miş. Kardeşinin birisi Küçük Yeniyapan'la Kıran arasında olan Kızıldağı'nda yatıyor; adı Hazma Baba. Birisi de şimdiki Geycek köyünün üstündeki dağın boğazında yatan Geyikli Dede. Geyikli Dede denmesinin nedeni, eski zamanlarda Kırlangıç dağı ufak meşeli ormanmış. Bu üç kardeş, Kabadurak'ta iken buraya yaylaya çıkarlarmış. Bahçeleri, tarlaları varmış. Bahçeleri, tarlaları gece sürerlermiş. Bunların öküzü falan da yokmuş. Bunlar tarlaları ne ile sürüyor diye merak edip bakmışlar ki gece dağdan iki geyik geliyor, bunları koşuyorlarmış çifte. Geyikli Baba adı oradan kalmış. Bunlar Hacı Bektaş Veli'nin müridleriymiş.II. Murat Bağdat'a giderken İlicek köyünde Hacı Bektaş çelebisine "Kabadurak'ta iyi adamlar var, orası senin vakfın olsun" demiş. Bu vakıf, yedinci çelebi Elvan Çelebi'ye kadar sürmüş. Bu iyi adamlar ölünce vakfı vermemişler. Elvan Çelebi, Yozgat'taki Çapanoğlu'na müracaat etmiş. Çapanoğlu da Kabadurak'ı dağıtmış. O günden bu yana Kabadurak virandır.( Sever Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri, Kırşehir Valiliği Kültür dizi yayınları, Kırşehir, 2009)

Lengerlioğlu camii ve Türbesi(Sakalı Şerif camii)
Mucur'un eski camilerinden biri olan, Sakal-ı Şerif'in bulunduğu Lengerlioğlu Camisinden bahsedeceğim. Daha önceleri Rıfkı Camii olarak ta bilinen bu camiye, Mucur Halkı Sakal-ı Şerif Camii ismini de zaman zaman kullanırlar.16. Yüzyılda yapılan ve Osmanlı Mimarisi bu camii, Vakıflar Genel Müdürlüğünce 1984 yılında onarımdan geçmiştir. Osmanlının Toprak yönetimi ve ekonomisine de bakmak gerekir. Devlet sulh zamanı ekip biçmesi ,geçimini sağlaması için belli kişilere toprak verir,o kişiler bu toprakları eker, biçer geçimini sağlar, durumuna göre de belli sayıda asker besler.Savaş zamanında da askerleri ile birlikte devletin yanında savaşa katılır. Lengerlioğlu Halil Ağa da, Anadolu'da Devletin yanında olan kişilerden birisidir. Lengerlioğlu lakabı da :Halil Ağa, bir savaşta yaralanır. Durumu fark eden bir üst rütbeli komutanı ,"Ne oldu, neyin var? " diye atını sürer gelir o da; " Yok bir şey komutanım.” der ,sıçrayıp tekrar atına biner .Komutanı anlı geniş olan bu zata, "Anlıyın lengerinden belli, sen bir kahramansın" der.O günden sonra da Lengerlioğlu lakabı ile anılır.Camiyi yaptıran Halil Ağa, verilen bilgilere göre İstanbul'da padişahın sarayında bir süre görev yaptığı söylenmektedir.Bazı rivayetlere göre de memlekete zarar veren Ermeni çetelerle, kendi kurduğu milis güçleriyle mücadele ettiği anlatılmaktadır. Halil Ağa'nın bizzat kendi yazdığı iki kitabının, Kırşehir' in İlçe yapılıp Nevşehir' e bağlandığı tarihlerde, bu kitapların Nevşehir' e götürüldüğü dile getirilmektedir. Hacı Recep oğlu Mehmet Emin YALÇIN, Nevşehir'de okuduğu sıralar bu kitapları bulup okuduğunu ancak daha sonra bu kitapları o kadar aramasına rağmen bulamayışını Özdemir LENGERLİ nakletmektedir. Halil Ağa ölünce vasiyeti üzerine camiinin bahçesine defnedilmiştir. Mezarın yeri kaybolmuş . Ta ki, minare yapımı sırasında mezara rastlanıyor.Cami bahçesinde de eski bir mezar vardır. (Ali Aydemir, Kırşehir İl Gazetesi, 2015)

F. MUCUR'DA TASAVVUF KÜLTÜRÜYLE ŞİİR YAZAN ŞAİRLER
Şeyh Mehmet Efendi
Kitâb-ı Şeyhiyâ isimli dinî, tasavvufî bir divanı bulunan Şeyhî Mehmet Efendi, 19. yüz yılda Kırşehir / Mucur Geycek köyünde yaşamıştır. Şiirlerinden İyi bir dini eğitim aldığı anlaşılan Şeyhî Mehmet Efendi, Halvetî Tarikatının Çerkeşîye kolu kurucusu Şeyh Mustafa Çerkeşî’ye bağlanmak suretiyle tarikata intisab etmiştir. Tahsilinden sonra Geycek köyüne yerleşen ve burada evinin bir bölümünü medrese ve kütüphane olarak kullanan Şeyhî Mehmet Efendi, burada ilim ve tarikat faaliyeti ile meşgul olmuş, öğrenci yetiştirmiştir. ( Hidayet ÖZCAN, Şeyhî / Şevkî Mehmet Efendi’nin Kitâb-ı  Şeyhîyâ'sında Şeyhlik ve Dervişlik Üzerine, I. Uluslararası Şeyh Şâ'ban-ı Velî Sempozyumu Şeyh Şâ'ban-ı Velî'yi -Anma ve Anlama -İkinci Cilt- 4–6 M.)

"Şerîat bağına girip 
Tarîkat güllerin derip 
Sarây-ı vahdete erip 
Gelin Allah’a gidelim."

"Bakma münkir sözüne
Himmeti yok özüne 
Er söyler er yüzüne 
Gel kardaşım derviş ol"
“Seher vakti vakitlerin şahıdır 
Arşa çıkan âşıkların ahıdır 
Vakti seher Hakk'ın nazargahıdır
Vakti seher oldu uyan gözlerim" 
( Eraslan İsmail, Kırşehir Velîleri ve Âlimleri, Kırşehir Belediyesi Kültür-tarih serisi yayınları, sf.257, Kırşehir-2020  )

Ahmet Şahinoğlu(Yanık Ahmet)
Ahmet Şahinoğlu( Yanık Ahmet)
Mucur ilçemize bağlı Dalakçı köyünde 15/03/1959 tarihinde doğmuştur. Babası M.Mustafa Şahinoğlu Annesi Halk Şairi Hatice Şahinoğludur.( Hatice Ana) İki adet Şiir kitabı olan şairimizin "İçim Cız Etti, Şeker Dikeni" adlı iki kitabı vardır. (Aydemir, Tokmak, Mucurlu Şairler ve Yazarlar Antolojisi, sf.26,Mucur 2019)
 Âşık Ahmet Şahinoğlu : Kırşehir / Mucur 1959 - …. (Fatma Koçer Ertürk, Günümüz Âşık Edebiyatında Tasavvuf, Yüksek Lisans Tezi,Isparta-2018,sf.10)
Ahmet Şahinoğlundan bazı alıntılar; 
  Hak yolunda uçar iken 
Dost Ahi Evran'ı gördüm 
Dört kapıda geçer iken 
Dost Ahi Evran'ı gördüm"
(Şahinoğlu, 2007,19/1) (Fatma Koçer Ertürk, Günümüz Âşık Edebiyatında Tasavvuf, Yüksek Lisans Tezi,Isparta-2018,sf.10)
 Ahmet Yesevî adaşım 
Dergâhınadır gidişim"
(Şahinoğlu,2007,90/4)  (Fatma Koçer Ertürk,Günümüz Âşık Edebiyatında Tasavvuf,Yüksek Lisans Tezi,Isparta-2018 sf.215)
Pîr Sultan'ın hırkasına 
Bürünüp düştüm arkasına 
Mansur gibi özüm dara germedim
 (Şahinoğlu,2007,59/4)  (Fatma Koçer Ertürk,Günümüz Âşık Edebiyatında Tasavvuf,Yüksek Lisans Tezi,Isparta-2018 sf.233)

 Veli Recai Velibeyoğlu
 Veli Recai Velibeyoğlu 16 Ağustos 1916'da Mucurda doğdu. Babası eski dava vekillerinden Mehmet Hayri annesi Emine Hanımdır. Kendisi bir öğretmen, sair aynı zamanda gazetecilikle de uğraşmıştır. Şiirlerinde vatan,millet,bayrak konularını işlemiş ve tasavvuf ve peygamberlerle ilgili araştırmalar yapmıştır. Şiirlerinde "Âşık Dindari" mahlasını kullanmıştır. Şiirlerini 1981 yılında "Âşık Dindarı Dilinden Eskimeyen Aşk" adlı kitapta toplamıştır. Eserleri; Şiir: Hicret Kuşları,Esm'ül Hüsna,Eskimeyen Aşk Araştırma-İnceleme: Bütün Türk Şairleri Ansiklopedisi, İstanbul Kütüphaneleri Kılavuzu, Hattat Şairler, Tasavvuf Ansiklopedisi (Aydemir, Tokmak, Mucurlu Şairler ve Yazarlar Antolojisi,sf.258-259,Mucur 2019) V.Recai Velibeyoğlundan Alıntı dörtlükler;

"Suçsuz yüz akıyla geldim divana,
Güzel ahlak gerek kamil insana,
Hangi birim vardır ahlaktan yana
Allah'ın ahlakı baran değil mi?"

İşte budur suçum adlin hünkarı,
Anlamayan varsa anlatın bari
Velibeyoğlu'na berat kararı 
Çekmeğe yetişir bürhan değil mi?" (Aydemir,Tokmak,Mucurlu Şairler ve Yazarlar Antolojisi, sf.261,Mucur 2019)

“Muhammedî düzen verecek yön
Kahraman Müslüman Türk kendine dön” (Eraslan İsmail, Kırşehir Velîleri ve Âlimleri, Kırşehir Belediyesi Kültür-tarih serisi yayınları, sf.252, Kırşehir-2020)

Âşık Hasan Nebioğlu 
Âşık Hasan Nebioğlu
Aşık Hasan Nebioğlu, 1318/1902 yılında Kırşehir/Mucur İlçesinin Geycek köyünde doğmuştur. Babası Yusuf onbaşı, annesi Meryem hanımdır. Aşık Hasan 1988 yılında vefat etmiştir.Aşık Hasan’ın ataları, eldeki bilgilere göre, Bozulusun Dulkadir beylerine bağlı Karacayurt/Karaca kurt aşiretinden olup Diyarbakır-Maraş arası dağlık bölgede oturmaktaydılar. Osmanoğulları, Dulkadir Devleti’nin varlığına son verince, bu aşiretin de dirliği bozulmuş, bir kısım Dulkadir oymaklarıyla İç Anadolu’ya gelerek Seyfe ovasına yerleşmişlerdir. Âşık Hasan'ın gördüğü rüya sonucu badeli bir âşık olduğunu saptamak mümkündür. Rüya hakkında ayrıntılı bilgimiz yoktur,lâkin kişi bade içerek sade kişilikten sanatçı kişiliğe ulaşır.( Sever Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri,2009,Kırşehir) Âşıklar rüya yoluyla da yetişebilirler. Bu rüya çok kere uyur ile uyanıklık arasında, görenlerde gerçek duyguyu bırakan canlı bir rüyadır.(Umay Günay, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği Ve Rüya Motifi,Akçağ yay. Ank.2018, 8.Baskı, s.138) a) Kutsal kişilerle kutsal sayılan bir yerde karşılaşma 
b) Pir elinden bade içme 
Âşık Hasan’ın ünü yurdun her yanına yayılmıştır. O, Yunus Emre’de gerçek değerini bulan bugüne dek sürüp gelen halk şiiri geleneklerini zamanımızda yaşatan belli başlı şairler arasında yer alır.( Bulut, Vahit, Kırşehir Halk Ozanları,sf. 95,Filiz yayınları,Gürsan Matbaacılık, Ankara-1983) 
Âşık Hasan Nebioğlundan bazı dörtlükler;
Şeriattan hakikate iskânım
Geycek köyü hem vatanım hem meskenim 
Kırk senedir bir Tümende askerim
Bıraktım teskere ben yavaş yavaş  ( Sever, Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri,2009Kırşehir,sf.14)

"Bu âşkın elinden ciğerler harap 
Bayezid Bestâmi içirdi şarap"
Hasan la Hüseyin kevser başında
Hazreti Alinin gider peşinde 
Onlar şehit oldu pek genç yaşında 
Allah bizi Muhammed’den ayırma"

"İlkin bu dünyada kim idi eren
Yerde karıncayı fark edip gören 
Hazreti Ali'ye imdada varan 
Ayaksız yürüyen başı bilin mi" (Sever, Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri,2009 Kırşehir,sf.14)

Geyikli Baba
 Geyikli Baba’nın doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Gazi derviş tipinin en iyi temsilcilerinden biridir. Geyikli Baba Bektaşilik bağlantısını şahsında iyi temsil etmektedir.(Ocak , Ahmet Yaşar, Geyikli Baba, DİA,XIV,45-49,1996) Geyikli Baba hakkında günümüze kadar anlatılagelen birtakım muhtelifli konular vardır. Geyikli Baba Bursa’da yaşamış olup orada bir türbesi vardır. Garip bir durumdur ki Mucur ilçesine 17 km uzaklıktaki Geycek Köyünün adı da Geyikli Babadan gelmektedir. Köyün siyasi haritadaki kayıtlı adı ve yazılışı bizzat “Geyicek"dir. Yöresel söyleyiş ile ‘i’ sesi düşmüş Geycek olarak sesletilmeye başlanmıştır. Âşık Hasan Nebioğlundan derlenen yukarıda geçen anlatıda, “Üç Kardeşler ve Kabadurak” (Sever, Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri,2009,Kırşehir)
 efsanesinde de geçtiği gibi Geyikli Baba Anadolu’ya Anadolu’ya Türk Islamı yaymaya gelen, saygı duyulan bir önder olarak kabul edilir. Geycek köyündeki Geyikli baba hakkında yeterli bilgi yoktur. Geycek köyünde Kırlangıç Dağlarında bir türbesi olup bu türbe sonradan Kırşehir Valiliği tarafından yaptırılmıştır. Mucur ve köylerini kıyasladığımız vakit en çok âşık ve şairi çıkaran köy Geycek köyüdür. (Tolga Kalıpçı, Kırşehir/Mucur/Geycek köyünde Yetişen Âşık ve Şairler Üzerine bir araştırma,III.Uluslararası Karadeniz Zirvesi Sosyal Bilimler Akademisi Kongresi, Kongre Bildirisi,Ordu-2020) Bu da ayrı bir durumdur. Araştırma ve yorumlarımız buraya önceleri iskan olduğu, Geyikli Baba şair ya da tasavvuf ile ilgilenen biri olmasa bile Âşıklık-Ozanlık geleneğinin devam ettiğine dair saptamalarımız vardır. “Geyikli Baba dağlarda bir geyiğe binip dolaştığı veya geyiklerle dolaştığı veya geyiklerle dolaşıp ünsiyet kurduğu için ve aralarında yaşadığı için bu şekilde adlandırılmıştır. Geyikli Baba onun adı değil lakabıdır. Muhtemelen sırtını bir hayran postuyla örterek meczup bir dervişler gibi dolaştığı için bu ad verilmiş olmalıdır.” (Bekir Çınar, Türk Mitolojisindeki Geyiğin Divan şiirindeki Ahuya Dönüşmesi, IV. Uluslarası Türkoloji Araştırmaları Sempozyumu, Bildirisi, 2017 Niğde, s.4)

Avcı köyünden Sait Dede
Sait Dede’nin kişiliği hakkında gerekli bir bilgiye sahip değiliz. “ Dede” ibaresi, sıfatı onun Alevi-Bektaşilerden önde gelen biri olduğunu gösterir. Kuraklık zamanında türbenin yanında civar köylerden gelinerek kurban kesilir, yağmur duası edilirmiş.( Eraslan İsmail, Kırşehir Velîleri ve Âlimleri, Kırşehir Belediyesi Kültür-tarih serisi yayınları, sf.211-212, Kırşehir-2020) Sait Dede Mezarı Avcı köyünün kuzey batısında köye yaklaş 1,5 kilometre uzaklıkta batık mevkisinde yer almaktadır. Sait Dede’nin hangi yıllarda yaşadığı ve mezarının hangi tarihlerde burada olduğu konusunda kesin bilgiler yoktur. Yatır olarak kabul edilir. (veya hangi tarihte buraya defnedildiği) dede” ibaresi veya sıfatı onun Alevi-Bektaşilerden önde gelen bir kişilik olduğunu göstermektedir. Yakın döneme kadar mezar üstünde ateşler yakılır, kuraklık zamanlarında mezar yanında topluca yağmur duası yapıldığı söylenmektedir. Mucur Avcı Köyü'nden Hacı Osman Oğlu, Hacı Mehmet Yeniay'ın anlatımıyla Sait Dede; "Hacı Bektaşi Veli Hazretlerinin Müritlerinden olan ve Avcı Köyü sınırları içerisinde türbesi bulunan Sait Dede , Öcü Dede veya Dede olarak ta anılan bir Allah dostu bulunmaktadır. Avcı Köyü'nde Türbesi olan Sait Dede hakkında köyün yaşlılarından duyduğum ve anlattıkları efsaneler şu şekildedir; Bir sene Avcı ve civarında kıtlık olmuş. Hırallı'da bulunan Yunus Emre Hazretleri , Hacı Bektaşi Veli'ye tahıl almak için gitmiş. Hacı Bektaşi Veli ; "Bana niye geldin? Avcı Köyü'nde ki Sait Dede senin tahıl işini görürdü". Diyerek, Sait Dede'nin ne büyük bir Allah dostu olduğunu belirtir. (Ali Aydemir, 2015,il gazetesi)

SONUÇ VE TARTIŞMALAR
İncelenen  yöre ve yapılan çalışmadan hareketle Mucur Kırşehir-Kayseri, Nevşehir-Niğde ve Aksaray’a yakınlık ve stratejik konum itibariyle bölgeye birçok medeniyet hakim olmuş, Anadolunun Müslümanlaşması ve Türkleşmesi sonucunda Hacı Bektaş Veli'nin Sulucakarahöyüke gelip buraya yerleşmesi ve müritlerini dört bir yana gönderdiği herkesçe bilinir. Mucur İlçesine de uzaklığı 21 km'dir. Kesin bir bilgi olmamakla birlikte müritlerden gelmiş olanlar olabilir. Bu çalışmamızda Mucur Yöresinde var olan ve dikkat çeken türbeler ile tasavvuf anlayışını sürdüren şairleri tespit etmeye çalıştık. Türbeler ile birlikte türbelerin yanında birçok da farklı mezar olduğunu gözlemledik. Mucur yöresi daha önceden çeşitli konularla incelemiştir, fakat böyle bir çalışma akademik anlamda yapılmadığından kaynak yetersizliğinden çalışmaya ilişkin şu cümleleri söylemek mümkündür.Her türbede mezar olmamış olsa dahi manevi önderlik kuran toplumca sevilen ve benimsenmiş bu tarz insanların manevi varlıkları insanları bir arada tutmada, icazet almada ve doğru yolu bulmada etkin rol oynamışlardır. Tasavvufta da Mürit-mürşid ilişkisinde olduğu gibi köylü ve saygı duyulan insanların olması hem köyü hem de o insanlara manevî bir feyz vermektedir. Eski Türk inançları İslamla özdeşleşmiş, türbelere de uygulamıştır. Kurban, adak,ateş yakma vb. Eski Türklerdeki Geyik motifi, koyun, ve yer yer ozanlık âşıklık mitleri ve motifleri de göz ardı edilmemelidir. 
Önerme; Manevi ve hassas bir konu olan bu türbe anlayışı ve içindeki zatlara bağlanış ve birtakım ritüellerde daha dikkatli olunmalı ve Diyanet kurumunca ve müftülüklerce bu işin doğrusu hakkında genel bir seminer verilebilir.  
 KATKI VE KAYNAKÇA 
Artun Erman, “Âşık Şiiri Geleneğinde Dil,Üslup,Motif ve Metin Merkezli Anlama Açıklama Üzerine Düşünceler,sf.1. 
Tahsin Yazgan, Bozkırın Mefkuresi Erol Güngör( Din ve Toplum Anlayışı),Altınordu yay.Ank.(2018,s.228) 
Umay Günay, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği Ve Rüya Motifi,Akçağ yay. Ank.(2018, 8.Baskı, s.223 
Erman Artun, “Âşık Şiiri Geleneğinde Dil,Üslup,Motif ve Metin Merkezli Anlama Açıklama Üzerine Düşünceler,sf.2 
T.C Mucur Kaymakamlığı İnternet web sitesi, Mucurun Tarihçesi 
Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli,Türkiye Diyanet Vakfı yay. Karaman, Özek,Dönmez,Çağrıcı,Gümüş, Turgut,sf.600, 2015 
Hasan Kamil Yılmaz, Ana Hatlarıyla Tasavvuf ve Tarîkatlar,Ensar yay.26.Baskı sf.17-304 
Mehmet Demirci, Sorularla Tasavvuf ve Tarîkatlar,Mihrabad yay.3.Baskı sf.17 
Umay Günay, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği Ve Rüya Motifi,Akçağ yay. Ank.2018, 8.Baskı, s.369 
Tahsin Yazgan, Bozkırın Mefkuresi Erol Güngör( Din ve Toplum Anlayışı),Altınordu yay.Ank.2018,s.229,Güngör İslam Tasavvufunun Meseleleri,a.g.e.,s.186. 
Tolga Kalıpçı, Kırşehir/Mucur/Geycek köyünde Yetişen Âşık ve Şairler Üzerine bir araştırma,III.Uluslararası Karadeniz Zirvesi Sosyal Bilimler Akademisi Kongresi, Kongre Bildirisi,Ordu-2020) 
Eraslan İsmail, Kırşehir Velîleri ve Âlimleri, Kırşehir Belediyesi Kültür-tarih serisi yayınları, sf.202-204, 207-208, 211-212,252-257,Kırşehir-2020
Gündüz Ahmet, Tarihî Kurum ve Şahıslarıyla Kırşehir,Ankara-2019
Altınok, Baki Yaşa, Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları, sf. 7-8,Oba Yayıncılık, Ankara 2003
Bulut, Vahit, Kırşehir Halk Ozanları,sf. 95,Filiz yayınları,Gürsan Matbaacılık, Ankara-1983
Ocak , Ahmet Yaşar, Geyikli Baba, DİA,XIV,45-49,1996
TDV İslam Ansiklopedisi, dijital kaynak
Ali Aydemir, Kırşehir İl Gazetesi,2017
Sever Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri, Kırşehir Valiliği Kültür dizi yayınları, Kırşehir, 2009
Ali Aydemir, Kırşehir İl Gazetesi, 2015
Hidayet ÖZCAN, Şeyhî / Şevkî Mehmet Efendi’nin Kitâb-ı Şeyhîyâ'sında Şeyhlik ve Dervişlik Üzerine, I. Uluslararası Şeyh Şâ'ban-ı Velî Sempozyumu Şeyh Şâ'ban-ı Velî'yi -Anma ve Anlama -İkinci Cilt- 4–6 M.)
Aydemir, Tokmak, Mucurlu Şairler ve Yazarlar Antolojisi, sf.26,Mucur 2019)
Fatma Koçer Ertürk, Günümüz Âşık Edebiyatında Tasavvuf, Yüksek Lisans Tezi,Isparta-2018,sf.10
Fatma Koçer Ertürk,Günümüz Âşık Edebiyatında Tasavvuf,Yüksek Lisans Tezi,Isparta-2018 sf.21
Şahinoğlu,2007,59/4) (Fatma Koçer Ertürk,Günümüz Âşık Edebiyatında Tasavvuf,Yüksek Lisans Tezi,Isparta-2018 sf.233)
Aydemir, Tokmak, Mucurlu Şairler ve Yazarlar Antolojisi,sf.258-259,Mucur 2019
Aydemir,Tokmak,Mucurlu Şairler ve Yazarlar Antolojisi, sf.261,Mucur 2019
Sever Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri,2009,Kırşehir
Umay Günay, Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği Ve Rüya Motifi,Akçağ yay. Ank.2018, 8.Baskı, s.138)
Sever, Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri,2009 Kırşehir,sf.14
Sever, Mustafa, Bir Destan Şairi Geycekli Âşık Hasan ve Bütün Şiirleri,2009,Kırşehir
Tolga Kalıpçı, Kırşehir/Mucur/Geycek köyünde Yetişen Âşık ve Şairler Üzerine bir araştırma,III.Uluslararası Karadeniz Zirvesi Sosyal Bilimler Akademisi Kongresi, Kongre Bildirisi,Ordu-2020  Ali Aydemir, 2015,il gazetesi